Yaşar Kemal Anadolu demek
İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde düzenlenen Yaşar Kemal ile Bin bir Çiçekli Bahçede Sempozyumu’nun açılışı coşkulu anlara sahne oldu.
Edebiyatımızın ölümsüz ismi, Türkçenin en büyük kalem erbaplarından Yaşar Kemal anısına düzenlenen sempozyumun bu yılki ev sahipliğini İzmir üstlendi. Ekolojik bir tema etrafında şekillenen, Yaşar Kemal’in doğa/çevre gerçeğine bakışını iki gün boyunca düzenlenen farklı oturumlarda irdeleyen sempozyumun açılışında konuşan Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban Gökçeli, “Bu bir anma değil, bugün dünyamızın en yakıcı sorunu olan çevre sorunu için yeni bakışlara ihtiyacımızı da hatırlatan bir çağrıdır” diyerek çizdi çerçeveyi.
Gökçeli’nin hemen ardından sahneye gelen İBB Başkanı Tunç Soyer ise “Yaşar Kemal bu toplumun vicdanıydı” dedi ve Yaşar Kemal’in zorluklara rağmen umutla hiç yorulmadan yazdığını ve adaletsizliklerin karşısında durduğunu söyleyerek konuşmasını şöyle tamamladı:
“Biz de ondan öğrendiğimiz gibi her ne pahasına olursa olsun yaşamı, barışı ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Çok yaşa Yaşar Kemal!”
‘BİR BİLGE İNSAN’
Açılış öncesi bir araya geldiğimiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban Gökçeli ve yazar Feridun Andaç sempozyumun teması hakkında bilgiler verdiler ve Yaşar Kemal hakkındaki anı ve görüşlerini paylaştılar.
Tunç Soyer, “Yaşar Kemal denince benim aklıma bilge bir insan geliyor. Bence insanlığın kâinattaki en büyük bilgelerinden biri. Yunus Emre gibi, Shakespeare gibi… Çok sayamazsınız ama bir tanesi Yaşar Kemal” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaşar Kemal deyince bende çağrışan üç şey var; bir bilgelik, iki Anadolu, üç kültür. Kültürü hayatı tanımak, anlamak için ve oradan değiştirmek için kullanmış. Biz de yerel yönetim olarak ondan ilham aldık ve kültürü iklim kriziyle, gıda kriziyle, enerji kriziyle yoksullukla, savaşla başa çıkmanın en güçlü araçlarından biri kabul ettik. O yüzden de bir tarif yaptık, döngüsel kültür dedik adına ve şöyle dört sütun üzerine oturan bir kavram tarif ettik: Doğayla uyum, birbirimizle uyum, geçmişimizle uyum ve değişimle uyum. Burada da ilham bizim için Yaşar Kemal oldu.”
YOL GÖSTERİCİYDİ
Sempozyumun Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki açılış oturumu duygulu ve coşku dolu anlara sahne oldu. Türk sinemasının sultanı, Yaşar Kemal’in “Yılanı Öldürseler” romanından sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni, senaristi ve başrol oyuncusu Türkan Şoray’ın da hazır bulunduğu açılış oturumuna şair, yazar Ataol Behramoğlu, Yaşar Kemal’in yurtdışındaki yayıncısı Lucien Leitess, “Deniz Küstü” operasının ABD’li bestecisi Michael Ellison ve moderatör sıfatıyla Ayşe Semiha Baban Gökçeli de katıldı.
Yaşar Kemal’in kendisi için çok önemli bir yol gösterici olduğunu vurgulayan Ataol Behramoğlu, “Birkaç gün önce iktidar kanadından biri Türkçe ile düşünmek mümkün değildir diyerek aslında edebiyatçılarımıza hakaret etmiş oldu, Yaşar Kemal’e, Nâzım Hikmet’e, bütün bir 20. yüzyıl Türk edebiyatına hakaret etmiş oldu. Yaşar Kemal sadece konuları itibarıyla değil, dili bakımından da büyük yazardır. Her yazar böyle değildir, ama Yaşar Kemal Türkçemizin çok çok büyük bir yazarıdır” dedi ve salondan büyük alkış alan şu sözleriyle konuşmasını bitirdi:
“Sevgili arkadaşlar, Yaşar Kemal’e borcumuzu Türkçe düşünülmez diyenleri şu iktidardan azlettiğimiz zaman ve bütün insanlarımız olağanüstü Türkçemizden Yaşar Kemal’in tadına vardığı zaman ödemiş oluruz.”
TÜRKAN ŞORAY’DAN İZMİR MARŞI
İzmir Büyükşehir Beledi-yesi’nin katılımcılara plaket sunması ile sonlanan açılış oturumunun en coşku ve duygu dolu anlarıysa Türkan Şoray’ın başlattığı ve tüm salonun alkış tutarak hep bir ağızdan eşlik ettiği İzmir Marşı’nın okunmasıyla yaşandı.
Bir edebiyat etkinliğinde marş okunması kulağa tuhaf gelebilir belki ama burası İzmir ve Mustafa Kemal adının geçtiği her dize burada bir başka yankılanıyor; bunu da akıldan çıkarmamak lazım elbette.