Hukukçulardan ‘sandık’ uyarısı: Oyunuza sahip çıkın
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine 59 gün kaldı. Bu süreçte tartışılan konuların başında sandık güvenliği geliyor. Uzmanlar, “Yurttaşlardan siyasi partilere kadar herkes üzerine düşeni yapmalı” açıklamasında bulundu.
SEÇİM GÜVENLİĞİ / SEÇMENLERİN SORUMLULUĞU
Erol TUNCER – TESAV1 Başkanı
Seçimler demokratik rejimin temelini oluşturur. Ülkeyi kimlerin yöneteceği seçimlerle belirlendiği gibi Anayasaları değiştirecek çoğunluklar da seçimler sonucunda oluşur.
Toplum yaşamında bu kadar önem taşıyan seçimler, seçmen iradesini doğru ve eksiksiz olarak yansıtmalıdır. Bunun için seçim sürecinin çeşitli aşamalarında seçim güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Seçim sathı mailine (eğik düzlemine) girdiğimiz şu günlerde ülke gündeminin baş konusu da, hiç kuşkusuz, seçim güvenliği olmalıdır.
İktidara muhalif olan kesimlerde, önümüzdeki seçimlerin güvenli koşullarda geçmeyeceğine, her türlü hileye başvurulacağına dair kuşkular, kaygılar yaygın. Hatta kuşku ve kaygıların yer yer ümitsizliğe dönüştüğü görülüyor. Geçmiş seçimlerde yaşananlara bakınca bu kaygılara hak vermemek elde değil. Ancak seçim güvenliği konusunda önde gelen engeli, seçmenlerdeki moral bozukluğunun oluşturacağı unutulmamalıdır.
Önümüzdeki seçimlere ilişkin kaygıları gidermek, olası usulsüzlükleri önlemek üzere alınacak önlemler, yapılacak işler yok mu? Elbette var. Kaygıları bir yana bırakıp bize düşen sorumlulukların gereğini yerine getirmemiz gerekiyor. Kuşku ve kaygıları gidermenin öncelikli gereği budur.
Seçim güvenliği denilince öncelikle seçim günü oy verme ve oy sayımı sırasındaki işlemlerin güvenilirliği akla gelir:
-
Oy kullanma işlemlerinde usulsüzlük yapıldı mı?
-
Sandıktan çıkan oylar doğru sayıldı mı? Tutanağa aslına uygun olarak geçirildi mi?
-
İl ve ilçe birleştirme tutanakları doğru tutuldu mu?
-
Elektronik sistem müdahaleye maruz kaldı mı?
Oysa seçim güvenliğini; seçmen kütüklerinin düzenlenmesinden oyların sayım, döküm ve birleştirilmesine kadar uzanan geniş yelpazede ele almak gerekiyor:
-
Seçmen kütüklerinin düzenlenmesi,
-
Seçim kampanyası süreci,
-
Sandık başı işlemleri,
-
Oyların birleştirilmesi işlemleri,
-
Elektronik sistemin işleyişi.
Seçim güvenliğini zedeleyen en önemli usulsüzlüklerin kampanya sürecinde yaşandığı unutulmamalıdır. Günümüzde bunun çeşitli örneklerini yaşamaktayız. Ancak bu süreç yazımızın konusu dışındadır.
Seçim güvenliğinin sağlanmasını öncelikle siyasi partilerden beklemek gibi bir alışkanlığımızın olduğu kabul edilmelidir. Oysa bu konuda siyasi partilerle birlikte seçmenlere ve örgütlü toplum kesimlerine düşen sorumluluklar ve görevler vardır. Bütün önlemlerin siyasi partiler tarafından alınmasını beklemek doğru olmaz. Bu yazımızda seçmenlere ve siyasi partilere düşen sorumluluklara kısaca göz atmak istiyoruz.
Her seçmen öncelikle kendisinin seçmen listesinde olup olmadığını kontrol etmeli ve isminin listelerde yer almaması halinde itiraz yollarını mutlaka kullanmalıdır. Gerekli kontroller için Yüksek Seçim Kurulu Seçmen Sorgu Sisteminden de yararlanılabilir. Şimdi bir de evimizde kayıtlı olan yabancılar sorunu gündeme geldi. Bunu belirleyip önleyebilmek de seçmenlerin görevleri arasına girmiş bulunuyor.
Seçimlerin 14 Mayısta yapılacağı kesinleşmiş gibidir. Seçmenlerin bir bölümü bu tarihte henüz yazlıklarına gitmemiş olabilirler. Seçmen kayıtları yazlıklarında olan ve o tarihte kışlıklarında olacak seçmenlerin bu kayıtları kışlık evlerine nakletmeleri gerekmektedir.
Seçmenler sistemin işleyişini, itiraz ve şikâyet konularındaki haklarını öğrenmeli ve yeri geldiğinde bu haklarını kullanabilmelidir. Sandıkların açılması esnasında oy sayım işlemlerini izlemeli ve gerektiğinde müdahale edebilmelidir.
Seçim güvenliğinin sağlanması hususunda, kuşkusuz, siyasi partilerin de ağır sorumlulukları vardır. Muhalefet partilerinin bu konuda ciddi çalışmalar içinde oldukları görülüyor.
Partilerden bir beklentimiz de seçmenlerin çeşitli konularda aydınlatılmasını sağlamaları ve yereldeki parti örgütlerinin seçmenlere rehberlik edebilmeleridir. Bunu sağlamak için partilere önerimiz, sandık ya da sokak birimine göre örgütlenmeleri olacaktır. Bu ölçekte örgütlenme, seçmenlerle yakın ilişki kurarak, seçim süreciyle ilgili bilgilerin seçmenlere ulaştırılmasını kolaylaştıracaktır.
Sonuç
-
Her seçim elbette önemlidir. Ancak önümüzdeki “Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri” nin önemi her zamankinden fazladır. Bu seçimlerin sonuçları, rejimin ve ülkenin geleceğini derinden etkileyecektir.
-
Önümüzdeki süreçte seçmenlerin sorumlulukları, partilerden daha az değildir. Her seçmen, kaygılarını bir yana bırakıp, kendisine düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışmalı ve mutlaka sandık başına giderek oyunu kullanmalıdır.
Seçmenliğin omuzlarımıza yüklediği ağır sorumlulukları yerine getirmenin, ülkemize karşı kaçınılmaz bir borç olduğunu unutmayalım.
1 Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı
(Erol Tuncer)
***
HANGİ KANUN NE ZAMAN?
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
-
Giriş
Geçen yıl çıkarılan 31.3.20022 tarih ve 7393 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un ne zamandan itibaren uygulanmaya başlayacağı, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir süre önce 28. dönem milletvekili genel ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin 73 yıl önce Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 14 Mayıs 1950 milletvekili genel seçiminin yıldönümünü olan 14 Mayıs 2023 günü yapılacağını söylemesinden bu yana ilgi odağı oldu. Konu, iktidardaki çoğunluk partilerinin seçim kanunlarında kendilerine avantaj sağlayacak değişiklikler yaparak erken seçim kararı almalarını dengeleyecek bir önlem olarak, 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’la yapılan Anayasa değişiklikleri arasında 67. maddeye eklenen son fıkra dolayısıyla önem kazanıyor. Bu fıkraya göre “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.”
7393 sayılı Kanun, 6 Nisan 2022 tarih ve 31801 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı ve o gün yürürlüğe girdi (m. 13). Bu Kanun’la 10.6.1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 2, 22.4.1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 1, 26.4.1961 tarih ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 11 maddesinde değişiklik yapıldı ve 1 geçici madde eklendi.
-
İl ve İlçe Kurulları ile İlgili Yeni Hükümlerin Uygulanması
298 sayılı Kanun’a eklenen geçici 24. madde uyarınca “İl seçim kurulu başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurulu başkanları, bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde”, 15 ve 18. maddelerde yapılan 7393 sayılı Kanun’un 5 ve 6. maddeleriyle yapılan değişikliklere göre yeniden belirlendi. İşlemler, Yüksek Seçim Kurulu’nun 13.4.2022 tarih ve K. 142 sayılı Kararı ile belirtilen ilkeler doğrultusunda 6 Temmuz 2022 tarihinde bitirilecek şekilde yapıldı. Geçici 24. madde uyarınca “Bu şekilde belirlenen başkan ve üyeler, önceki başkan ve üyelerin görev süresini” tamamlayacak.
-
Seçim Barajı ve İttifakların Milletvekili Sayılarının Hesaplanması
7393 sayılı Kanun’un diğer hükümleri, Anayasa’nın 67. maddesinin son fıkrasında öngörülen bir yıllık sürenin sonunda, 6 Nisan 2023 tarihinden itibaren uygulanacak. Bunların başında aynı maddenin VI. fıkrasında öngörülen “temsilde adalet ve yönetimde istikrar” sentezi açısından daha uygun iki değişiklik geliyor:
Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 33. maddesinde yer alan ve ülke genelinde kullanılan geçerli oylar üzerinden hesaplanan genel baraj % 10’dan % 7’ye indirildi (m. 1). Seçime katılan partilerin, ittifak yapan partilerin aldıkları oy toplamının genel barajı geçmesi durumunda, kazandıkları milletvekili sayıları 2839 sayılı Kanun’un 34. maddesinin II. fıkrasında öngörülen d’Hondt sistemine göre hesaplanır. Daha önce 13.3.2018 tarih ve 7102 sayılı Kanun’la bu maddeye eklenen son fıkra uyarınca ittifak yapan partilerin toplam oyu üzerinden hesaplanan milletvekili sayısının her birinin aldığı geçerli oy sayısı esas alınarak aralarında paylaştırılması gerekiyordu. Bu fıkrayı değiştiren 7393 sayılı Kanun uyarınca ittifak içinde yer alan her bir partinin kazanacağı milletvekili sayısı, doğrudan doğruya d’Hondt sistemine göre, yani her birinin bir seçim çevresinde aldığı geçerli oy sayısının ayrı ayrı “önce bire, sonra ikiye, sonra üçe … ilâ o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar” bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır (m. 2). Dolayısıyla ittifakın yararı, –2839 sayılı Kanun’un 29. maddesine 7102 sayılı Kanun’la eklenen cümleler gereğince ittifakı oluşturan partilerinden her birinin geçerli oyunun “ittifakın ortak oylarından gelen payın” eklenmesiyle elde edilmesi dışında (m. 18)– genel barajı birlikte aşmakla sınırlıdır.
-
Seçimlerin Yenilenmesi Kararı
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacağını söylemekle birlikte; henüz bu konuda resmî bir karar yoktur. İçinde bulunduğumuz siyasal koşullarda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce Anayasa’nın 116. maddesinde öngörülen “beşte üç” çoğunlukla (360 oyla) seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi beklenmiyor. Ne Cumhur İttifakı AKP 286 + MHP 48 + BBP 1 = 335, ne Millet İttifakı CHP 134 + İP 37 + DP 2 + SP 1 + DEVA 1 = 175, ne Emek ve Özgürlük İttifakı HDP 56 + TİP 4 + DBP 1 = 61 milletvekili ile böyle bir karar verebilecek konumda değildir. Ayrıca böyle bir karar, Anayasa’nın 116. maddesinin III. fıkrasına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’a üçüncü kez aday olma fırsatı vereceği için; Cumhur İttifakı’na destek yönünde bir işbirliği yapılması olasılığı da görünmüyor.
Bu durumda seçimlerin yenilenmesi kararı, Anayasa’nın 116. maddesinin II. fıkrasına, Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 8. maddesine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verilecektir. Bu kararın verildiği günden sonra gelen –10.9.1987 tarih ve 3403 sayılı Kanun’la yapılmış değişiklikten kalan, hâlâ düzeltilmemiş hatalı ifade ile– “doksanıncı” değil; 19.1.2012 tarih ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 3. maddesinin 4. fıkrasına göre “altmışıncı günü takip eden ilk Pazar günü” her iki seçim birlikte yapılacaktır. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 veya 10 Mart 2023 günü seçimlerin yenilenmesi kararını vermesi ve bu kararın Resmî Gazete ile yayımlanması, 14 Mayıs 2023 günü yapılacak seçimler için uygun tarih olacaktır.
Fakat TBMM değil, Cumhurbaşkanı sıfatıyla kendisi tarafından yenilenmesine karar verilecek bir seçimde Erdoğan, üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Milletvekili adayı olma hakkı saklıdır.
-
Uygulanacak Kanunlar
Gerek Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 6. maddesinin II. fıkrası, gerek Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 3. maddesinin 3. fıkrası uyarınca “Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak altmış günlük sürenin ilk günü seçimin başlangıç tarihidir.” Bu hükme göre 15 Mart 2023, her iki seçimin başlangıç tarihidir. Yüksek Seçim Kurulu, bu tarihten başlayan bir seçim takvimi hazırlayacaktır. 15 Mart – 6 Nisan 2023 tarihleri arasında seçimler için yapılacak hazırlık çalışmalarında 298, 2820, 2839 ve 6271 sayılı kanunların ilgili hükümleri uygulanacaktır. Aynı kanunlar, 7393 sayılı Kanun’la yapılan değişiklerle 6 Nisan 2023 tarihinden 14 Mayıs 2023 günü yapılacak seçimlerin sonuçları alınıncaya kadar uygulanmaya devam edecektir.
Yüksek Seçim Kurulu, 2839 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile 6271 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 6. fıkrasına göre bu kanunlarla 298 ve 2820 sayılı kanunların seçimlere ilişkin hükümlerini kısaltarak uygulayabilir. Bu yetkinin kullanılması, 7393 sayılı Kanun’la 298, 2820 ve 2839 sayılı kanunlarda yapılan değişiklikler bakımından bir uyum sorunu çıkmaması bakımından gerekli olabilir.
-
Sonuç
14 Mayıs 2023 günü birlikte yapılacak 28. dönem milletvekili genel ve Cumhurbaşkanı seçimleri, yıllardan beri uygulanagelen seçim kanunları ile onlarda sınırlı ölçüde değişiklik yapan yeni bir kanunun birlikte uygulanacağı iki seçim olacaktır. Anayasa’nın 79. maddesine göre Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından seçilen, bu arada 5’i yenilenen, asıl ve yedekleriyle 11 üyeli Yüksek Seçim Kurulu da, yeni il ve ilçe seçim kurullarıyla birlikte içinde bulunduğumuz koşullarda tarihî bir sınav verecektir. Seçmenlerimiz, oylarını bu koşulların bilinci içinde kullanacaktır.
73 yıl önce 14 Mayıs 1950 günü ilk kez yargı yönetim ve denetiminde yapılan, seçimlerin dürüstlüğü ve sonucu itibariyle tarihe bir ak devrim olarak geçen milletvekili genel seçimi gibi 14 Mayıs 2023 seçimleri de, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
(1.2.2023)
(Hikmet Sami Türk)
***
2023 SEÇİMLERİNDE SEÇMEN KÜTÜKLERİNİN DOĞRULUĞU KONUSUNDA BAZI HUSUSLAR
Doç. Dr. Didem Yılmaz.
Nereden Nereye…
Türkiye yılın ilk ayında, oy verme gününün de belirlendiği fiili bir erken seçim dönemine girmişti. Geriye kalan Mart ayının başında bu siyasal kararın anayasa ve yasaya uygun hale getirilerek resmileştirilmesiydi. O günlerde 18 Haziran 2023 günü yapılacak olan (olağan dönem) seçimin erkene alınmasını gerektiren anayasal bir zorunluluk/siyasal bir gereklilik bulunup bulunmadığı tartışılamamış, bunun yerine tereddüt bile edilmeyecek açıklıktaki düzenlemelere günlerce kafa yorulmuştu. Seçimlerle ilgili Anayasanın açık amir hükümlerinin başkalaştırılmaya çalışılması -örneğin seçimlerin yenilenmesinin, seçim tarihinin güncellenmesi olduğunun ileri sürülmesi ya da 2007 yılından beri yürürlükte olan cumhurbaşkanlığına ilişkin dönem kuralının uygulanmasına ilişkin akıllara durgunluk veren iddialar – karşısında en anlaşılır düzenlemeler sanki öyle değillermiş gibi masaya yatırılmıştı. Ta ki 6 Şubat 2023 Pazartesi gününe kadar.
O Pazartesi günü 9 saat arayla yaşanan iki deprem, ülkemizin üzerine kurulduğu jeolojik mekânda görülen en büyük depremlerdendi. Bu afet birçok bilim insanının önceden uyarılarını yaptığı kaçınılmaz olandı. Öngörülmeyen iki farklı fayın aynı günde hareket etmesiydi sadece. Bölgeden ancak günün sonlarına doğru gelen net haber ve görüntüler bir yandan doğanın yıkıcı gücünün büyüklüğünü öte yandan da bu durumlarda örgütlü güç olması gereken merkezi yönetimin müdahaledeki zayıflığının büyüklüğünü en yalın halde şekilde gözler önüne serdi.
O Pazartesi günü ve takip eden günlerde, uzun süredir evrensel kurallardan uzaklaşılmasının ve yazılı hukukun içeriğinin bireysel veya siyasal tercihler referans alınarak dönüştürülmesinin, kaçınılmaz olan deprem karşısında kaçınılabilir yıkıcılığı nasıl kat be kat büyüttüğü unutulmaz bir şekilde tecrübe edildi. Ne var ki arama-kurtarma çalışmaları daha yeni yeni organize olabilmişken Türkiye gündemine gene “seçim” konusu girdi. Kısa süre önce tartışılanın tam aksine bu sefer seçimlerin ertelenmesi dillendirilmeye başlandı. Anayasanın açık yetkiye (TBMM) ve sebebe bağladığı (savaş hali) düzenlemesiyle ilgili, gene aynı yaklaşımla olmayacak kurallar üretilmeye, hiç ilgisi olmayan yargı kararı saptırılmaya çalışıldı. İleri sürülen iddialardan bir diğeri de aslında tam da gerçekleştirmeye yönelik anayasal sorumluluğu olan Yüksek Seçim Kurulu(YSK)’nun, yaşanan afet karşısında seçim hazırlıklarını yapamayacak olması nedeniyle seçimleri erteleme yetkisinin bulunduğuna ilişkindi. Elbette bu iddianın ne Anayasada ne de seçim kanunlarında ne de YSK’nın bugüne verdiği kararlarda karşılığı bulunmaktadır.
Öncelikle 18 Haziran 2023 günü seçimlerin yapılmasının önünde bir engel olmadığını belirtmek gerekiyor. Bunun aynı zamanda neden bir zorunluluk olduğuna işaret ederek seçim işlemlerinin önemli bir kısmını oluşturan seçmen kütüklerinin hazırlanmasında nelere dikkat edilmesi gerektiğine değinmek yararlı olacaktır.
Seçimlerin zamanında yapılması olağan bir zorunluluktur.
Genel, eşit ve serbest oy kurallarına uyularak yapılan seçim yarışı sonunda kullanılan gizli oyla yurttaşlar, yasama ve yürütme yetkilerini emanet etmek istediklerini belirlemekte ve hâlihazırda bu yetkiyi kullananlara oy vermeyerek onların görevlerine son vermektedir. Bu itibarla demokratik yönetimlerde seçim, bir yönüyle yetkilendirme diğer yönüyle sorumlu tutma aracıdır. Seçimin böyle bir işlev görebilmesi ise belli aralıklarla yapılmasına bağlıdır. Anayasalarda siyasal iktidar kullanan organların görev sürelerini belirleyen kurallar da bunu sağlamaktadır. Yetkilendirmenin süresiz olduğu ve sorumluluğun da bulunmadığı bir yapı ortaya çıkar ki bu yapının demokratik egemenliğe dayanan bir cumhuriyet rejimi olduğundan söz edilemez. Tam da bu nedenle hukukumuzda seçimlerin ertelenmesi, en istisnai olağanüstü koşul olan savaş haline bağlanmıştır. Üstelik bu durumda bile tek karar yetkilisi olan TBMM’nin seçimleri mutlaka ertelemesi gerektiğinden de bahsedilemez.
Şu halde, uluslararası hukuk kurallarına uygun bir savaş ilanı olmadığına ve seçimlerin ertelenmesini mümkün kılacak başka bir nedeni ve bununla ölçülü bir erteleme süresini konu alan bir anayasa değişikliği de söz konusu olmadığına göre seçimlerin zamanında yapılması zorunluluktur ve YSK’nın asıl anayasal yükümlülüğü de budur.
Nasıl olacak?
1982 Anayasası, 67. maddesindeki “genel oy” kuralı, anayasa ve yasalarda belirlenen koşullara uyan her yurttaşın seçimlerde oy vermesini güvence altına almaktadır. Seçmen kütüklerinin belirlenmesi, genel oy kuralını hayata geçiren bir seçim işlemidir. Seçim Kanuna geçen sene eklenen “Kütük düzenlemesi nedeniyle seçmen hiçbir şekilde oy kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.” düzenlemesi de YSK’nın, somut durumda afetten etkilenen seçmenleri de kapsayacak şekilde tüm seçmenlerin bu anayasal haklarını kullanmalarını sağlama yükümlülüğünü açıklığa kavuşturmaktadır.
Seçmen kütüklerinin hazırlanması konusunda 2008 yılına yapılan yasa değişikliğiyle geçilen sistem Türk seçim hukuku bakımından tartışmalı olsa da 2023 seçimlerinin yapılmasını mümkün ve kolay kılan düzenleme haline gelmiştir. Konunun tartışmalı yönü, bütün seçim işlemlerini yargıç güvencesi altına alan anayasal, yasal kurallar ve yargısal içtihadın bu değişiklikle zayıflamış olmasıdır. Zira 2008’e kadar ilçe seçim kurulu başkanı olan yargıca emanet edilen seçmen kütüklerini oluşturma işlemi bu tarihten sonra yürütmeye geçmiştir. Değişiklik sonucu seçmen kütükleri İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nce elektronik ortamda oluşturulan “adrese dayalı nüfus kayıt sistemi” üzerinden elde edilen bilgilerle ve ayrıca Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü’nün tüm kamu kuruluşlarından temin edeceği bilgi ve belgelerle oluşturulmaktadır. Seçmen kütüklerinin oluşturulmasında esas alınan adres kayıt bilgileri de Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne belediyeler ve il özel idarelerinden gelmektedir (5490 s. Kanun/madde 49). Bunun dışında bir kişinin doğrudan Müdürlüğe başvurarak adres kaydını yaptırarak ( 5490 s. Kanun/madde 50) kütükte yer alması mümkündür. Seçimler bakımından istisnai bir yoldur.
Seçmen kütüklerinin esas olarak belediyelerden gelen bilgilerden oluşturulmasının ortaya çıkardığı düşündürücü ilişkiye dikkat çekmek gerekiyor.
Seçmen bilgileri ve oy verme eğilimleri konusunda en yetkin ve güvenilir araştırmaları ve analizleri yapan kuruluş olan Polimetre’nin 20 Kasım 2022 tarihinde polimetre.com sitesinde yayınladığı “SEÇMEN VE İLK KEZ SEÇMEN SAYILARI HAKKINDA” başlıklı bir çalışması bulunuyor. Mart 2019 seçimlerindeki seçmen sayıları ile 5 Haziran 2022’de YSK’dan edinilen seçmen sayıları esas alınarak 18 Haziran 2023 seçimleri için yapılan bu analize göre;
“İlk Kez Seçmenlerin yoğunlaştığı il ve ilçelerde, son seçimde (Mart-2019) belediye başkanlıklarının hemen hepsini AKP ve HDP’nin kazanmış olmalarıdır
İlk Kez Seçmen Oranı en yüksek 10 ilin 5’inde (ŞIRNAK, AĞRI, MUŞ, ŞANLIURFA, BİTLİS) AKP, 5’inde de (SİİRT, BATMAN, VAN, HAKKARİ, MARDİN) HDP belediye başkanlıklarını kazandılar. HDP’nin kazandığı adı geçen 5 il belediyesi kayyum tarafından yönetilmektedir.
İlk Kez Seçmen Oranı en yüksek 100 ilçenin 58’inde AKP, 38’inde HDP yerel seçimleri kazandı. HDP’nin kazandığı belediyelerden en az 32’sine kayyum atandı. Buradan AKP veya Kayyum tarafından yönetilen il ve ilçelerde “İlk Kez Seçmen” oranlarının yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
İlk Kez Seçmen Oranı en düşük 10 ilin 7’si CHP’li, diğerleri TKP, MHP ve AKP’li başkanlar tarafından yönetilmektedir.”
Polimetre’nin kurucusu M. Günal Ölçer’e göre bu durum “1. “İlk Kez Oy Kullanacak Seçmen Oranlarının”, AKP veya Kayyum tarafından yönetilen il ve ilçelerde yüksek, CHP tarafından yönetilen il ve ilçelerde düşüktür. 2. “Normalden Fazla Evet” oylarının yüksek olduğu ilçelerde “İlk Kez Seçmen” oranlarının da yüksektir.” şeklinde özetlenmektedir. (“Normalden Fazla Evet” oyları hakkında ise 20 Ağustos 2022 tarihli “CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE ETKİN SANDIK GÜVENLİĞİ” GEREKEN İLÇELER” başlıklı analize mutlaka bakılmalı.)
Bu araştırma ve analizlerin sonuçları belediyelerde oluşturulan bilgilerle (seçmen kütük bilgilerinin) siyasal partilerin seçim “başarıları” arasında bir etkileşim olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple seçmen kütüklerinin oluşturulmasında zorluk bulunmamaktadır ancak doğruluğunun sağlanması 2023 seçimleri bakımından oldukça önemlidir.
Seçmen Kütüklerinin Denetimini Öncelikle Seçmenler Sağlar
6 Şubat Depremlerinden en fazla etkilenen 3 ildeki (Adıyaman-Hatay-Kahramanmaraş) seçmen sayısı, 5 Hazin 2022’de YSK’dan edilen bilgiye göre 2.342.877’dir. Bunlar arasında kalıcı şekilde yerleşmek üzere ya da geçici süreliğine diğer illere giden veya bölgeden ayrılmayıp geçici barınma yerlerinde kalan seçmenler bulunmaktadır. Hangi tercihi yapmış olursa olsun bu seçmenlerin gerek afete ilişkin nakdi yardımların ulaştırılması, eğitim, sağlık vb. gibi konularda idareyle gerekse diğer özel hukuk ilişkilerinde devamlılığın sağlanması gerekliliği karşısında mutlaka adres kayıtları yapılacaktır. Sadece bölgede geçici barınma yerlerinde kalan seçmenler için ayrı bir adres kaydı belirleme yöntemi düşünülebilir. Böyle olsa bile onlar da aynı sisteme işlenecektir. Mükkerrer kayıtlar ve ölüm bilgilerinin güncellenmesi karşılaşılacak bir zorluk olarak düşünülebilirse de bu, YSK tarafından kütük güncellemesi yapılmasından sonra siyasal partilerin bu bilgileri alarak kendilerindekilerle karşılaştırması ve esas olarak seçmenlerin seçim döneminde askıya çıkan seçmen listelerini kontrol etmeleriyle aşılabilir.
Seçmen kütükleri konusunda tüm seçmenleri ilgilendiren ve dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise seçmenlerin “kısıtlılık” bilgilerine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’na göre akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olan ya da bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan bir yurttaş kısıtlı sayılmaktadır. Kısıtlılar yasaya göre “seçmen olamadıklarından” seçmen kütüğünde yer almazlar. Mahkûmiyete bağlı olan kısıtlılık halinde bu bilgiler Adalet Bakanlığından talep edilmektedir. Ancak bu adli bilgilerin hangi adli kayıt esas alınarak Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğüne gönderildiği konusunda belirsizlik bulunmaktadır. Zira bir kişinin adli kayıt bilgileri ile arşiv kayıtlı sabıka kaydı bilgilerinin aynı olmayabileceğini gösteren uygulamalar bulunmaktadır. Bu durum seçmen kütüklerinin doğruluğunun sağlanmasında belki de en zor konudur.
18 Haziran 2023 günü yapılacak olan seçimin başlangıcı 20 Nisan 2023’e denk gelmektedir. Bu olağan zamanda yapılan seçim olduğundan YSK’nın seçim sürelerini kısaltması mümkün değildir. Seçmen kütükleri güncellendikten sonra olası yanlış bilgilerin düzeltilmesi amacıyla oluşturulan muhtarlık bölgesi askı listesi yasaya göre iki hafta askıda kalır ve itirazlar da bu sürede yapılmalıdır. Seçmenler kendileriyle ilgili olarak, bir siyasi partinin önceden belirlediği ilçe yetkilileri ilçede oturan seçmenlerle ilgili olarak ilçe seçim kurulu başkanına; tüm seçmen kütüğüyle ilgili olarak siyasi parti genel merkez yetkilileri YSK’ya itirazda bulunabilir. İtirazlar sonucu verilen kararlar kesindir.
Sonuç olarak;
2023 seçimleri için ilan edilecek süre içinde seçmen kütüklerinin doğruluğu ve kesinleşmesi ancak bu bilgilere sahip çıkacak olan seçmenlerin azami dikkati ve özeni ile sağlanabilecektir. Oy verme, siyasal ifade özgürlüğünün özel bir şekle bağlı kullanımı olduğuna göre oy hakkına sahip çıkılması, seçmenin söyleyeceği söze sahip çıkmasıdır aynı zamanda. Demokratik yönetimlerin başladığı yer de aslen bu noktadır.
(Didem Yılmaz)