Stresin insan vücuduna faturası: Vücudunuzun her bölgesi stresten etkileniyor
Kronik stres, hormon salınımını etkileyerek bazı fiziksel etkiler yaratıyor. Baş ağrıları, eklem ağrıları, nefes darlığı ve hatta kas ağrıları bu zararlı etkilerden sadece birkaçı.
Kalp krizinin eşiğinde olduğunuzu hissettiren hızlı kalp atışları. Solunum sorunları, eklem ağrıları ve hatta bulanık görme.
Bunlar ölümcül bir hastalığın belirtileri gibi görünebilir ama stresle baş etmeye çalışırken vücudunuzun deneyimlediği yan etkilerden sadece birkaçı.
Uzmanlar uzun zamandır stresin vücudun neredeyse her bölümünü etkilediğini ve bu hissin kalp hastalığı ve bağırsak sorunları gibi bir dizi durumla bağlantılı olduğunu belirtiyor.
Psikiyatrist Dr. Peter Zafirides, araştırmaların stresin insan vücudu üzerindeki etkileri konusunda henüz çok yüzeysel olduğunu söylüyor.
Zafirides’e göre bu “zihinsel durumumuz ile fiziksel sağlığımız arasındaki karmaşık ilişkiyi” vurgulayan bir konu.
2018’de Kaliforniya Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan bir araştırma, anksiyete ve depresyon gibi duygusal sorunları olan kişilerin felç veya kalp rahatsızlığı geçirme olasılığının sigara içen veya obez kişilerle aynı olduğunu ortaya çıkardı.
STRESİN ZİNCİRLEME ETKİSİ
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde her şey beyinde başlıyor. Spesifik olarak, duyguyla ilgili organın merkezindeki amigdala.
Bir tetikleyici ortaya çıktığında bu bölge adrenal bezlere sinyaller göndererek onlara kortizol ve adrenalin adı verilen hormonları salgılamalarını söylüyor.
Bunlar vücudun tehlikede olduğunu haber veren “savaş ya da kaç” hormonları.
Bilim insanları bunun nedenini tam olarak bilmiyor ancak bu maddeler koltuk altları ve kasıklardaki apokrin bezlerine sinyal göndererek terlemeye neden oluyor.
Ayrıca vücutta daha fazla oksijen açısından zengin kan akışı tetikleniyor. Böylece kalp atışınız ve nefesiniz hızlanırken kendinizi daha uyanık hissediyorsunuz.
Küçük dozlarda bu reaksiyon zararlı değil.
Başlangıçta stres, atalarımız hayatta kalmaya çalışırken avlanmaktan veya yaralanmaktan korunması anlamına geliyordu.
Ancak stres kronik olduğunda sağlıkla ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Bu da stres halinin bir haftadan daha uzun süre devam ettiği anlamına geliyor.
Şiddetli stres tüm vücudun tepki vermesine neden olarak yüksek tansiyon, bağışıklık sisteminin zayıflaması, baş ağrıları ve hormonal sorunlar gibi kalıcı sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Stresli olduğunuzda kortizol ve adrenalin dalgalanmaları ekstra kan akışını karşılamak için kalbin daha hızlı kan pompalamasına neden olur.
Kan damarları daralmaya başlar, bu da kan basıncını yükseltir ve kanın kalp kaslarına ulaşmasını zorlaştırır.
Stresli olduğunuzda kaslarınızın yaralanmalardan korunmak için gerilme olasılığı da daha yüksek. Bu gerginlik sırt ve omuz ağrılarına ve baş ağrılarına yol açabilir.
Nefes almanın hızlanması aynı zamanda hava yolunu daraltan ve nefes almayı zorlaştıran astımın etkilerini şiddetlendirebilir.
Sürekli yükselen kortizol, vücutta eklemlere saldırabilecek iltihaplı bir tepki başlatır.
Stres zamanlarında karaciğer, enerjiyi artırmak için şeker glikozu üretir. Bu da kan şekerinin yükselmesine neden olur.
Kısa vadede yüksek kan şekeri kendinizi aç, susuz hissetmenize ya da daha sık idrara çıkma gereksinimi duymanıza neden olabilir. Ayrıca baş ağrılarına, bulanık görmeye ve yorgunluğa da yol açabilir.
Stres yeterince uzun süre devam ederse doğurganlığı da etkileyebilir. Beyin görüntüleme çalışmaları yüksek kortizol seviyelerinin cinsiyet hormonları, östrojen ve progesteronun hassas dengesini bozabileceğini gösteriyor.
Bu kadınların adet dönemlerinin düzensiz olduğu ve yumurtlamadıkları adet dönemlerinin olabileceği anlamına gelir.
Şiddetli olmadığında bağışıklık sistemi stresten faydalanabilir.
Ancak çok fazla stres, sonunda bağışıklık sistemini zayıflatır ve virüs veya bakteri gibi istilacılarla savaşamaz hale getirir.
Bu nedenle kronikleşen stres ile mücadele etmek beden sağlığımız açısından çok önemli.