Tekrar Meclis’e getirilen ‘etki ajanlığı yasasında’ yapılan değişiklikler suçu katlama riski taşıyor
Teklifin bu hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenirken Basın Konseyi, DİSK/Basın-İş, Diploması Muhabirleri Derneği, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından yayımlanan ortak açıklamada “Bu düzenleme, gazetecilerin mesleklerini icra ederken her an ‘etki ajanı’ olarak damgalanma riski ile karşı karşıya kalacakları bir ortam yaratacaktır. İktidarın bu tür yasalarla toplumu sindirmeye çalışması, gazetecilik mesleğinin onuruna ve varlığına yapılmış açık bir saldırıdır” ifadeleri kullanıldı.
AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, kamuoyunda “etki ajanlığı düzenlemesi” olarak bilinen maddenin de yer aldığı Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni geçtiğimiz hafta cuma günü Meclis Başkanlığı’na sundu. Sunulan son teklifte, geçtiğimiz mayıs ayında gündeme gelen ve 9. yargı paketi içerisinde yer alan ancak kamuoyu tepkisi sonrası geri çekilen tekliften farklı tanımlamalar kullanıldığı görüldü. Mayıs ayındaki teklifte yer alan “Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar” ifadesi mevcut teklifte yer almadı. Bunun yerine teklifte “Devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler” yer aldı. Teklifte söz konusu suçu işleyenlerin üç yıldan yedi yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Torba yasa teklifi kapsamında tekrar Meclis’e getirilen etki ajanlığı yasasını Cumhuriyet’e değerlendiren anayasa hukukçusu Kerem Altıparmak, söz konusu düzenlemenin bir önceki düzenlemede kendi başına bir suç teşkil ederken yeni teklifte başka suçlara bağlandığını ve bunun dikkat çekici bir değişiklik olduğunu söyledi. Altıparmak, “Söz konusu etki ajanlığı maddesinden ceza verilebilmesi için başka bir suçun da işlenmesi gerekiyor. Bu değişiklik muhtemelen kamuoyundaki kaygıları gidermek için yapıldı ve teklifin tekrar Meclis’e gelmesi bu nedenle kamuoyunda fazla yankı uyandırmadı” ifadelerini kullandı.
‘HAPİS CEZASINA DÖNÜŞEBİLİR’
Mayıs ayındaki haliyle muğlak ifadeler barındırdığı yönünde eleştirilere yol açan düzenlemenin yeni halinde de muğlak ifadelerin yer aldığını belirten Altıparmak, “Eğer bu düzenleme gerçekten casusluk faaliyetlerini önlemek amacıyla getiriliyorsa çok somut bir biçimde hangi suçların beraberinde bu suçun da soruşturulma konusu olabileceğinin ortaya konması gerekiyor” diye konuştu.
Teklifle gelecek değişikliklerin suçları katlama riski oluşturduğunu söyleyen Altıparmak, “Türkiye’deki mevcut mevzuatta ifade özgürlüğünü kısıtlayan suç tipleri, bu suçla birlikte daha ağır bir hale gelecek. Örneğin ‘propaganda’ suçundan veya ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan verilecek cezalar daha da artırılabilecek” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de çok sayıda medya ve basın kuruluşunun yurtdışından sağlanan fonlardan faydalandığını altını çizen Altıparmak, “Alt sınırı üç yıl olan bir hapis cezası gazeteciler için gerçekten çok caydırıcı olabilir. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) cezasıyla sonuçlanabilecek bir suç, bu düzenlemeyle rahatlıkla hapis cezasına dönüştürülebilir.
Bu, bir süre hiç uygulanmayabilir ancak uygulanmasının kapısı açılırsa beklenmedik zamanlarda karşımıza çıkabilir” dedi.