‘Evliyalar Şehri’ Kastamonu kanyonlarıyla turizm rotasına girdi
Büyük şehirlerin karmaşasından uzak huzurlu bir atmosfer sunan, gastronomi ve kültürel zenginliğiyle ziyaretçilerini şaşırtmayı başaran Kastamonu, mimari eserleri, taş köprüleri, yaşları 100’ü aşkın tarihe tanıklık eden konakları ve doğal güzellikleri ile keşfedilmeyi bekliyor.
Zühre KURT
Çağlar boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan Kastamonu, hâlâ geçmişten gelen ruhu yaşatan bir atmosfere sahip… Osmanlı’dan günümüze ulaşmış mimari eserler ile tarihe tanıklık eden Kastamonu tarihi konaklar şehri. Yapıları ile tam bir açık hava müzesi olan ve yıllar içinde farklı kültürlerden insanların uğrak yeri olan kent, bu zenginliği mimariye yansıtmış. Kastamonu’da, yaşları 100’ü aşkın 400 tane konak bulunmakta. Kastamonu’da ticaretin merkezi olarak işlev görmüş hanlar, avluları, kemerleri ile özgün tarihî eserler olarak günümüzde de işlevlerine devam ediyor.
Şehrin güneyinde Ilgaz Dağları, kuzeyinde ise Küre Dağları uzanıyor. Ilgaz Dağları Milli Parkı ve Kayak Merkezi ile Türkiye’de kış turizminin dikkat çeken adreslerinden biri haline gelmiş olan Kastamonu, her yıl kış aylarında pek çok kayak tutkununu ağırlıyor. Bu bölge sadece kışın değil, yılın her döneminde büyüleyici manzaralar sunuyor. Aynı zamanda milli park olarak koruma altında olan Ilgaz Dağı yaban hayatının geliştirildiği bir alan. Kastamonu ayrıca İstiklal Yolu Tarihî Millî Parkı içerisinde, 95 km’lik uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun üçüncü trekking parkuruna ev sahipliği yapıyor.
Kastamonu’da, Küre ve Ilgaz Dağlarının karstik arazi yapısı nedeniyle sayısız mağara, derin kanyon ve şelale oluşumu bulunmakta. Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilıca Şelalesi ve Horma Kanyonları bu görkemli oluşumların başında geliyor.
Horma Kanyonu, gezginler için Türkiye’nin en heyecan verici kanyonlarının başında geliyor. 2016 senesinde başlayan çalışmalar sonucunda Horma Kanyonu’nun içerisine yürüyüş yolu kurulmuştur. Horma Kanyonu’nun içerisinden Zara Çayı akmakta. Zara Çayı aynı zamanda kanyonun sonundaki Ilıca Şelalesi’ne de hayat veren çaydır. Bazı yerlerde irili ufaklı şelaleler oluşturan Zara Çayı’nın coşkusu Horma Kanyonu’na ahenk katıyor. Kanyona gidilecek en güzel mevsim ise ilkbahar ve sonbahar. Valla Kanyonu’nda bulunan sarp kayalıklar kartal, akbaba, atmaca gibi türlere ev sahipliği yaparken kanyonu gören seyir teraslarından izlenen manzara büyüleyici… Kastamonu’nun Azdavay ilçesinde ise dünyanın en büyük kanyonlarından biri olan Çatak Kanyonu yer alıyor. Kanyonda yer alan cam terasın manzarası oldukça etkileyici görüntüler sunuyor. 2012 yılından bu yana PAN Parks sertifikasına (Avrupa’nın Seçkin Millî Parkları Ağı) sahip olan Küre Dağları Millî Parkı, Avrupa’nın 13. Türkiye’nin ilk PAN parkı. Ayrıca 2019 yılında Platin Yabanıl Sertifikası almış.
Tarihe tanıklık eden yapılar
Şehrin merkezinde bulunan Nasrullah Meydanı; külliyesi, cami, medrese ve köprüsü ile sembol yapılardan. Etrafında yer alan yapılar arasındaki Kurşunlu Han’dan, Cem Sultan Bedesteni ve Penbe Han’a (Balkapanı Hanı) yürüyüş mesafesinde ulaşılabiliyor.
Cumhuriyet Meydanı’ndan Nasrullah Meydanı’na yürürken görülecek ilk tarihi yapı Nasrullah Köprüsü. Halk dilinde “Kambur Köprü” olarak bilinen köprü, Karaçomak Deresi üzerinde, Nasrullah Cami yakınlarında yer almaktadır. Köprü, 1506 yılında Nasrullah Cami ile beraber inşa edilmiş.
Nasrullah Meydanı şehrin en büyük meydanıdır. Bu isim ile anılmasının nedeni Nasrullah Cami ve şadırvanının burada bulunmasıdır. Bu meydan; cami, şadırvan, köprü ve daha sonradan eklenmiş olan Münire Sultan Medresesi ile bir külliye görünümündedir. Aynı zamanda milli mücadele zamanında destek toplamak için Mehmet Akif Ersoy’un bu camide vaaz vererek henüz TBMM’de kabul görmeden İstiklâl Marşı’nı ilk defa buradan halka duyurduğu bilinmektedir.
1919 yılında milli mücadele için “ilk kadın mitingi” bu meydanda yapılmış. Meydanda bulunan şadırvandan su içen bir kişinin ömrü boyunca Kastamonu’yu 7 kez ziyaret edeceği ya da tamamen Kastamonu’ya yerleşeceğine inanılır.
10 bin yıllık mutfak kültürü
Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kastamonu’nun mutfak kültürü 10 bin yıllık bir geçmişin birikimi. Kastamonu ve yöresinde yetişen ürünler de yerel mutfak kültürünün derinlik kazanmasına olanak tanıyor. Kastamonu dışında hiçbir yerde yetiştirilmeyen bu ürünler dünyadaki ilk buğday çeşidi olarak bilinen binlerce yıllık Siyez Buğdayı, antioksidan özelliği yüksek Üryani eriği (Ala erik), mineral madde ve vitamin açısından zengin ve keskin bir tada sahip olan Taşköprü Sarımsağı, Tosya Pirinci gibi ürünler.
Kastamonu’da gezerken Kastamonu mutfağına ait lezzetlerin tadına bakmayı ve yöreye has el sanatı hediyelikler almayı ihmal etmeyin.
Mutlaka denemeniz ve hatta yanınızda götürmeniz gereken tatlar; Taşköprü sarımsağı, Tosya üzümü, İnebolu kestanesi, Tosya pirinçleri ve Üryani eriği olarak sayılabilir. 1746 senesinden beri var olsa da 2001 senesinde turizme kazandırılan Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı’ndan da Kastamonu’ya ait el sanatlarını inceleyebilir ve sevdikleriniz için küçük hediyelikler alabilirsiniz.
Türkiye’nin ilk ve tek şapka müzesi
Kastamonu’da gezilecek yerlerden biri olan Kastamonu Şapka Müzesi, Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi bünyesinde kurulmuş. Şapka Müzesi’nin Kastamonu için anlamı ayrı. Bunun sebebi, Mustafa Kemal Atatürk’ün şapka devrimini Kastamonu’da gerçekleştirmesi. Başlangıçta sadece 3 adet şapka bulunurken, günümüzde müzedeki şapka sayısı 2000’i aşmış. Müzenin müdürlüğünü yürüten Kastamonu Valiliği Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Sorumlusu İlknur Aynan, müzede bulunan şapkaların bağış yoluyla toplandığını belirtiyor. Müzede yöresel şapkalar, dünya şapkaları, modacı, siyasetçi, oyuncu gibi ünlülerden alınan şapkalar da sergileniyor. Bülent Ecevit, Yıldırım Mayruk, Cemil İpekçi, Gönül Paksoy ve Filiz Akın gibi ünlü isimlerin şapkaları müzede sergileniyor. Ayrıca 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ‘kimseye vermem’ dediği şapkası da burada görülebilir.
“Sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa”
Gazetemiz tarafından düzenlenen “Yılın Başarılı İş Kadınları” ödülünü 2003 yılında kazanan Sabiha İzbeli, şehrin en eski turizm elçilerinden biri, 91 yaşında… Kahvaltısı ile ünlü İzbeli çiftliğinde konuklarını ağırlayan Sabiha İzbeli “Sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa sözü benim düsturum. Çiftliğin hanım ağası olarak her yerde varım. Koyunlara sarımsak sapı yedirirken de beni görürsünüz, konuklara anılarımızı anlatırken de” diyor. Dönemim Osmanlı Padişahı IV. Mehmet (Avcı Mehmet) tarafından, 1651 yılında tımarlı sipahi yetiştirilmek üzere İzbeli Ailesi’ne verilen bu çiftlik, geçmişten günümüze fazla bir değişikliğe uğramadan, doğal çevresi korunarak gelmiş. Aynı zamanda bir turizm işletmesi de olan çiftlikte organik tarım ve hayvancılık işlerinin yanı sıra yerli ve yabancı turistlere kahvaltı hizmeti de veriliyor. Yüzlerce yıllık tarihi bünyesinde barındıran çiftlikteki eski konak günümüzde bir müze işlevi görüyor.
540 yıllık tarihi hazine: Penbe Han
2.Beyazıt tarafından 15.yüzyılda yaptırıldığı bilinen Penbe Han bir diğer adıyla Balkapanı zamanında ticaret için kullanılmış. Penbe kelimesi Farsça bir isimdir ve pamuk anlamını taşıyor. Handa zamanında pamuk ve bal ticaretleri yapıldığı için bu isimlerin verildiği bilinmektedir. Kastamonu, hanlarıyla ünlü bir şehir olup, Penbe Han da bu anlamda önemli bir yere sahip. Günümüzde ise toplamda 650 m2’lik bu alan restaurant olarak kullanılıyor. Tarihi atmosferi bozmadan yapılan düzenlemeler ile hizmet verilen mekanda mantar turşusu yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. İşletmecisi Cahit ve Bülent Kanburoğlu: “Kapıdan girdiğiniz an hem atmosferin hem de yöresel yemeklerimizin büyüsüne kapılmanız en büyük amacımız. Kastamonu yöresel yemekleri binlerce yıllık kültürün getirdiği tariflere uygun olarak hazırlanıp yöresel sunum şekli ile sunulmakta” dedi.
Kastamonu’nun meşhur yemekleri
– Banduma: Hindi eti ve suyuyla cevizli yufkanın bir araya gelmesinden oluşan özel bir yemek.
– Etli Ekmek: İnce hamurun üzerine kıyma eklenerek pişirilen bir yemek.
– Ekşili Pilav: Siyez bulguru ve çeşitli baharatların kullanıldığı ekşili bir pilav.
– Kastamonu Pastırması: Kastamonu’ya özgü pastırma çeşidi, özellikle sarımsak ve çemen ile kaplanarak hazırlanır.
– Ispıt Yaprağı Sarması: Kastamonu’ya özgü taze ıspıt yapraklarının içine mısır unu ile hazırlanan hamurun eklenmesiyle yapılan bir sarma.
– Köle Hamuru: Un ve tereyağından yapılan hamurun çeşitli malzemelerle pişirilmesiyle yapılan bir çeşit çorba ya da tatlı.
Kaynak: Dünya