Horlamayı engelleyecek bir hap yolda

Yeni bir gece hapı, yüksek seviyede horlamayı ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.

Denemelerde birçok gönüllünün, nefes darlığı ve uyku bozukluğu gibi belirtilerin neredeyse yarı yarıya azaldığını gördü. Potansiyel olarak yüksek derecede horlayanlar için ilk ilaç tedavisi olan hapın, hava yollarındaki kasları güçlendirerek dokunun çökmesini ve hava akışını engellemesini önleyerek çalıştığı düşünülüyor.

Uyku sırasında boğaz kasları gevşedikçe çevredeki dokular hava yollarını daraltır veya tıkar, bu da normal nefes almayı kesintiye uğratır. Uyku apnesi olan insanlar, oksijen eksikliği beyni tekrar nefes almaya başlatana kadar on saniye veya daha uzun süren nefes almalarında tekrarlanan kesintiler yaşarlar.

Semptomlar arasında yüksek sesle horlama, gürültülü ve zor nefes alma ve gündüz yorgunluğu yer alır. Etkilenenlerin genellikle kesintilere dair hiçbir farkındalığı yoktur. Tedavi edilmeyen uyku apnesi felç ve kalp hastalığı riskini artırabilir.

Yeni hap ise vücuttaki kas aktivasyonu ve tonusu üzerinde etki gösteriyor. Hayvanlar üzerindeki önceki çalışmalar, üst solunum yollarının açık tutulmasına yardımcı olan dil kasını güçlendirdiklerini ileri sürmüştü.

YARIYA YAKIN ORANDA DÜŞTÜ

ABD’de yapılan çalışmada, uyku apnesi olan 211 kişiye dört hafta boyunca geceleri almaları için horlamaya karşı hap ve sahteleri verildi. Daha sonra vücuda takılan sensörlerin beyin dalgalarını, oksijen seviyelerini, kalp atış hızını ve uyku sırasında nefes almayı ölçtüğü polisomnografi yapıldı.

Bu yılın başlarında American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine’de yayınlanan sonuçlar, dört hafta sonra ilacı alanların yüzde 44’ünde genel semptom skorunun yarıdan fazla düştüğünü gösterdi.

Birçoğu saatte ortalama 45 uyku bölünmesinden 10’un altına indi. Gündüz yorgunluğu da azaldı ve yan etkiler nispeten önemsizdi. En yaygın olanı ağız kuruluğuydu.

Bulgular hakkında yorum yapan Sheffield Üniversitesi’nden uyku apnesi uzmanı Profesör Jaydip Ray şunları söyledi: ‘Bir tablet bu durumla mücadelemizde devrim yaratabilir ancak daha büyük denemelerin sonuçlarını görmemiz gerekiyor.’