Sahadaki Gazeteciyi Dinleme Günü Neden Yok?

Sahadaki Gazeteciyi Dinleme Günü Neden Yok? Kendi arşivime baktım; bir yıl canlı yayında radyo haber spikerliği, ardından uydu kanallarında yaklaşık 10 yıl canlı yayın sunumları, yapımcı programcı olarak görev üstlenmeler, yazılı medyada köşe yazarlığı, dijital medyada haber koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, uydu kanallarında il temsilcilikleri, siyaset ve basın danışmanlığı, medyada kriz algı yönetimi, uluslararası holdinglerin […]

Sahadaki Gazeteciyi Dinleme Günü Neden Yok?

Sahadaki Gazeteciyi Dinleme Günü Neden Yok?

Kendi arşivime baktım; bir yıl canlı yayında radyo haber spikerliği, ardından uydu kanallarında yaklaşık 10 yıl canlı yayın sunumları, yapımcı programcı olarak görev üstlenmeler, yazılı medyada köşe yazarlığı, dijital medyada haber koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, uydu kanallarında il temsilcilikleri, siyaset ve basın danışmanlığı, medyada kriz algı yönetimi, uluslararası holdinglerin ortak iştirakleri olan özel şirkette kurumsal iletişim uzmanlığı gibi gibi neler var neler? Şimdilerde seyircili aktif program sunumlarını kabul ediyorum sadece. O da gerçekten canım ister ve değer görürsem.

Meslekte 16.yılı karşılamak üzereyim. 2009’dan beri farklı mecralarda ya mikrofon elimde ya da kalem. Hatta köşelerde yayınlanan yazılarımdan oluşan bir de kitabım var. İkincisi yolda, vaktin esaretinin çözülmesi için yayınevinde sırasını bekliyor.

Bu arada tabi basın ile ilgili özel günler, medya sektörünün bulunduğu durum vs onlara dair yazı örneklerim bol. İnternette, kitabımda mevcut meraklısına duyurulur. Tekrara lüzum görmüyorum.

Onca emek ve zamandan sonra bugün gelinen noktaya baktığımda bir soru yanıp sönüyor aklımda:

İl/ilçe belediyeleri ya da basının özel gününü kutlayan herhangi bir kurumun yöneticileri, acaba 14 Mart Tıp Bayramında da doktorları çağırıp kendilerine, personellerine sağlık taraması falan düşünür mü?

14 Mart Tıp Bayramı kutlama program içerikleri nedir? “Önce birlikte yemek yiyelim, ardından da Hocalarım hazır buradasınız bir sağlık taramasına bizim de çok ihtiyacımız var” derler mi?

Kimse kusura bakmasın. “Bu çıkışı yapması beklenen kimseler bu soruyu sorsun” diye yıllardır bekledim. Ancak sormayacaklarına ikna oldum ve “ben sorayım bari” dedim.

16 yıldır ağzımızda geveledik. Ama daha kimsenin basın bayramında gazetecilere ne tatil ilan ettiğine, ne de “haydi bugün söz sizde” dediğine şahitlik etmedik.

Her mevsim zaten bir basın günü var, çok şükür. Ben hepsine birden talip değilim. Ancak, senede bir gün olmalı; sahada çalışan basın emekçilerinin (dikkat edin!) imtiyaz sahiplerinin, patronların falan değil “basın emekçilerinin” hatrı sorulmalı!

O sene içinde en çok hangi haberde zorlandı basın emekçileri, kurumlar arası diyaloglarda aksayan yönler oldu mu?

Orman yangınlarında mesela neler yaşandı? Bir dahaki orman yangınlarında basının işini kolaylaştırmak adına neler yapılabilir? Daha iyi nasıl organize olunmalı?

Veyahut Cumhurbaşkanı katılımlı miting için akredite olamayan muhabir, foto muhabiri oldu mu?

Kurumlar tarafından sansürlenen, işsiz kalan, hayatını idame etmeye çalışan herhangi bir kuruma bağlı çalışmasa da ayakta durmaya çalışan kaç basın mensubu var şehrimizde ? Onlar için özel şirketlerde uygun kadrolar açılması teşvik edilebilir mi?

Şehrimizde basın çalışanları için bir lokal yok. Freelance çalışanlar için ekipman desteği verecek bir büro yok! Cemiyet ofisleri oldukça yetersiz donanımda. Neden?

Engelli basın mensupları var mı? Devletin ilgili imkanlarından yararlanıyorlar mı?

Bu devirde gazeteci olmak ne demek? Meslek odası bile olmayan bir mesleğin peşinden gençler hangi umutlarla hangi hedeflerle yürüyorlar?

Bu sene emekli olan ya da mesleğe şehrimizde yeni adım atan kaç basın mensubu var? Gazeteci gözüyle kurumları, şehri nasıl görüyorlar ?

Hiç sordunuz mu?

Bir günde soruları siz sorsanız onlar yanıtlasa mesela? Motivasyonlarının artması için nelere ihtiyaç duyduklarına dair notlar alınsa bu defa şehrin eminleri tarafından olmaz mı?

Sayın Yetkililer, basın çalışanlarının koşulları hele hele yerelde asgari düzeyde. Sordunuz mu hiç geliri giderini karşılayan kaç kişiler? MUPA’nın açıkladığı yüzde 13’ün içinde protokol mensupları, imtiyaz sahipleri hariç kaç meslektaşım var merak ediyorum doğrusu.

Gazetecinin maddi gücü iyi değilse özgür olamaz. Özgür olmayan basın nasıl görev üstlenir ya da objektif nasıl kalır ayakta haydi bugün bunu düşünelim hep birlikte.

Toplumun elçileridir basın mensupları ve bilir misiniz günümüzde elçiye zeval oluyor! Neden, nasıl hiç dinlediniz mi bu cümlenin karşılığı olarak neler yaşadıklarını ? En basiti medya, STK ve siyaset ilişkisini? Troller vasıtası ile sosyal medyada lince uğrayan gazetecileri, itibarsızlaştırma girişimlerinin hikayelerini…Bunların olmaması için neler yapılması gerektiğini hiç istişare ettiniz mi?

Basın günü ya belki bir umut!

Lafın kısası, pek kutlama havasında değiliz! Mesai saati olmayan bir meslekte ki; batılı aydınlarımız, köşe yazarlarımız”uğraş” diyor gazeteciliğe. Meslek mi uğraş mı? Kutsal mı satılık mı? Bilmediğimiz bir uçurumda yaşam mücadelesindeyiz. Ezbere metinlerle anlatılacak dert değil bizim yaşadıklarımız.

Pek akıllı işi de sayılmaz aslında bu fikir işçiliği…Ancak en akıllı olanlarımız tarafından temsil ediliyoruz. Delileri niye uslu temsil ediyor, hem nasıl? Bu sorunun cevabı bende de yok!

Müsait bir zamanda mikrofonu uzatır 365’te 1 gün sahada olanları dinlemek isterseniz, Muğlalılar’ın dediği gibi çok hora geçer.

İşte o gün ne yapar eder, haberimiz olan toplantılarınıza gelir, hasbihal ederiz. Aksi takdirde incelik gösterip haber verdiğiniz için ben ve bazı dostlarım sadece teşekkür ederiz. 16 yıldır Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de yurdun dört bir köşesinde hatta yurtdışında çaya, çorbaya, rakıya, balığa ve klasik sunumlara şahsım adına yazayım ben doydum. O masalar kimi heyecanlandırıyorsa buyursun otursun, masayı kurandan da davete icabet edip gelenden de, “orada o var nasılsa haber yapar” rahatlığını bize yaşatan da Hak razı olsun.

Haydi selametle…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ