Prostat kanseri riskini artıran 7 yiyecek
Prostat kanseri vakaları her zamankinden daha fazla, peki riski azaltmak için diyetinizi nasıl uyarlayabilirsiniz? Nelere dikkat etmelisiniz? İşte yanından bile geçmemeniz gereken 7 yiyeceği sizin için sıraladık…
Dünya sağlık örgütü (DSÖ) verilerine göre prostat kanseri her yıl eklenen yaklaşık 1.1 milyon yeni vakayla beraber erkeklerde görülen ikinci en yaygın kanser tipi ve her yıl 300 binden fazla kişinin ölüme sebep oluyor.
Prostat kanseri, İngiltere’de de her gün 150’den fazla vakanın teşhis edildiği erkeklerde en yaygın rastlanan kanser türlerinden biri. Oranlar dünya çapında değişmekle beraber, en fazla vaka ABD’de, ardından Çin’de kaydediliyor. Bazı uzmanlar beslenme şeklinin uluslararası eşitsizliklerden kaynaklandığını öngörerek, kanser oranlarının daha yüksek gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerde daha yüksek olduğu sonucuna vardı.
‘HERKES İÇİN GEÇERLİ’
Öte yandan uzmanlar, prostat kanserine neden olan belirli yiyecekleri kesin olarak belirlemek için henüz yeterli kanıt olmadığını söylüyor. Ancak bazı çalışmalar belirli yiyecek türleri ile artan riskler arasında korelasyon olduğunu gösteriyor. City Dieticians‘ta Uzman Onkoloji Diyetisyeni Claire Moore İngiliz Telegraph gazetesinin internet sayfasına konuya ilişkin değerlendirmeler yaparken önerilen diyetin kanser riskini azaltmak isteyen herkes için geçerli olduğunu belirtti:
– Birçok farklı renk seçin, tabağınızdaki farklı renkte meyve ve sebzeler size bir dizi vitamin, mineral ve antioksidan sağlar. Bu, iltihabı azaltabilir ve hücre hasarına karşı koruma sağlayabilir.
Başta prostat kanseri olmak üzere hücrelerimizdeki kanser riskini azaltmak için yiyeceklerimizde kaçınmanız gereken yiyecekleri özetledik:
1. KIRMIZI VE İŞLENMİŞ ET:
Birleşik Krallık Kanser Araştırmaları Merkezi kırmızı ete ve işlenmiş et ürünlerine ilişkin şunu söylüyor:
-İşlenmiş etin kansere neden olduğunu kesin olarak biliyoruz. Tütün ve alkol gibi diğer kanıtlanmış kanser nedenlerinden emin olduğumuz kadar bu bağlantıdan da eminiz. Kırmızı et, olası bir kanser nedeni olarak sınıflandırılır. Bu, kırmızı et yemek ile bazı kanser türleri arasında bir bağlantı olduğuna dair çok sayıda iyi kanıt olduğu anlamına gelir, ancak emin olmak için hala yeni çalışmalara ihtiyacımız var.
Prostat Kanseri Vakfı, kırmızı etten alınan yağ miktarının minimumda tutulmasını ve haftada 500 gr’dan fazla kırmızı et yenmemesinin önerildiğini, bunun da iki porsiyona eşit olduğunu söylüyor. Diyetisyen Moore şöyle diyor:
– Eğer yapabiliyorsanız, kırmızı etin mümkün olduğunca yüksek kalitede olmasını sağlayın, yağsız, organik, yerel, otla beslenmiş ve görünür yağları alınmış etleri seçin. Çalışmalar kanserojen olduğunu gösterdiği için bugün işlenmiş etten mümkün olduğunca kaçının. Ancak işlenmiş balık için durum aynı değil. Örneğin, birçok tütsülenmiş balığın sağlığa faydası var, bu nedenle tek balık kaynağınız olarak işlenmiş balık yemek iyi olmasa da, haftada bir veya iki kez tütsülenmiş somon veya tütsülenmiş uskumru iyidir.
2. SÜT ÜRÜNLERİ:
Kalsiyum, süt ürünleri ve prostat kanseri arasında olası bağlantılar olduğu yönünde bazı spekülasyonlar mevcut. Amerika Birleşik Devletleri Prostat Kanseri Vakfı, hastalara tam yağlı süt tüketmenin prostat kanserinin ilerlemesine neden olabileceğini ve ölümcül hastalık riskini artırdığını belirtirken bu durumun yüksek doymuş yağ içeriğinden kaynaklanabileceği ifade ediliyor.
Birleşik Krallık Prostat Kanseri Vakfı ise daha temkinli davranıyor ve şunları söylüyor:
– Bazı çalışmalar çok fazla kalsiyum tüketmenin prostat kanserinin büyüme ve yayılma riskini artırabileceğini öne sürüyor. Diğer çalışmalar hiçbir bağlantı bulamadı, ancak günde yaklaşık 1,6 litre sütteki miktar olan 1500 mg’dan fazla kalsiyum tüketmekten kaçınmak iyi bir fikir olabilir.
Yani günde 3-5 porsiyon süt tüketmek sorun olabilir. Peki alternatifler neler? Uzmanlar bitki bazlı yulaf veya fındık sütü yerine soya sütünü öneriyor. Çünkü tıpkı hayvansal sütte olduğu gibi soya sütünde de protein oranı oldukça yüksek.
3. ALKOL
Alkol birçok farklı kanser türünde risk faktörü ve çalışmalar artan alkol tüketimi ile prostat kanseri arasında bağlantı olduğunu öne sürüyor. 2018 tarihli bir çalışma, erken yaşta alkol tüketimi ile agresif, yüksek dereceli prostat kanseri arasında bir bağlantı buldu. Aynısı, bir erkeğin hayatı boyunca yoğun kümülatif alkol tüketimi için de geçerliydi. Bu arada, 2022 tarihli bir çalışma, alkolün obezite, sigara ve aşırı yüksek yağlı kırmızı et diyetiyle birleşmesinin prostat kanseri gelişimiyle bağlantılı olduğunu buldu. Konuya ilişkin çalışmalar sürüyor.
4. DOYMUŞ YAĞLAR
2014 yılında yapılan bir araştırma, düşük doymuş yağlarla beslenen erkeklerin, yüksek doymuş yağlarla kıyasla prostat kanserinden ölme riskinin daha düşük olduğunu buldu. Fazla yağlı yemek, erkeklerde viseral yağın artmasına neden olurken obeziteye de katkıda bulunabilir, bu da iltihabı yükseltir ve ardından kanser riskini artırır. Bu nedenle, uzmanlar hayvansal yağların bitkisel yağlarla değiştirilmesini öneriyor. Zeytinyağı, fındık, avokado ve balık yağı gibi sağlıklı yağ kaynakları faydalı olabilir, ancak yemek pişirirken zeytinyağı kullanılmaması konusunda önemli uyarılar var. Diyetisyen Claire Moore konuya şu cümlelerle açıklık getiriyor:
– Çok fazla ısıtırsanız trans yağ gibi bir şeye dönüşür, bu yüzden yemek pişirenlere, teknik olarak doymuş yağlar olan kanola yağı veya hatta hindistancevizi yağı ve tereyağı kullanmalarını öneriyorum, belki bizim için çok iyi değiller ama ısıtıldıklarında çok stabiller. Soslarda ise zeytinyağı kullanın.
5. ŞEKERLİ İÇECEKLER
Şekerin doğrudan kanser hücrelerinin büyümesini sağladığı sıklıkla ileri sürülür. Bu, yalnızca glikoz formundaki şekerin vücuttaki tüm hücreleri beslediği ölçüde doğrudur. Çünkü aşırı şeker, kanser hücresi büyümesini etkileyebilir çünkü şeker insülini artırır ve birçok kanser hücresi türü, insülinin büyümeyi destekleme yeteneğine normal hücrelerden daha fazla yanıt verir.
Şekerli içecekler de çalışmalarda kronik hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendiriliyor. Moore, şekerli yiyecek, karbonhidrat ve meyve yerken bir protein kaynağı eklemeyi önererek şunları öneriyor:
– Aşırı şeker iltihaplanmaya neden olur, bu da hücre hasarına yol açar. Hasar hücrede mutasyon potansiyeline neden olduğu için kanser geliştirme riskinizi artırabilir. Protein, kan şekeri seviyelerinizde iniş çıkışlar yaşamanızı engelleyen şekerin emilimini doğal olarak yavaşlatacaktır.
6. TRANS YAĞLAR
Trans yağ asitleri, genellikle ultra işlenmiş gıdaların üretiminde bitkisel yağların kısmi hidrojenasyonu sırasında üretilir. Trans yağ asitlerinin kalp-damar sağlığına olumsuz etkilerini zaten biliyoruz. Peki prostat kanseriyle bir bağlantısı var mı? 2021’de yayınlanan bir makalede kanser riskiyle trans yağlı gıdalarla beslenmenin arasındaki ilişki incelendi. Çalışma trans yağ alımı ile prostat kanseri arasında önemli bir pozitif ilişki olduğunu ortaya koydu.
Ancak diğer çalışmalar hala karışık sonuçlar veriyor. Harvard Tıp Fakültesi tarafından yayınlanan bir vaka incelemesi, yüksek trans yağ seviyelerine sahip erkeklerin prostat kanseri geliştirme olasılığının düşük seviyelere sahip olanlara kıyasla yüzde 50 daha az olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılar bulguları “endişe verici” olarak nitelendirse de uzmanlar, kalp hastalığından ölme riskinin prostat kanserinden ölme riskinden çok daha yüksek olması nedeniyle trans yağ yüklü işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirtiyor.
7. BAHARATLI YİYECEKLER
Baharatlı yiyeceklerle ilgili tavsiyeler biraz karışık. Bazı baharatlar kanser geliştirme riskini azaltabilir. Future Oncology dergisinde yayınlanan bir makalede, acı biberlerdeki kapsaisin maddesinin hem laboratuvar ortamındaki deneylerde, hem de kanser hastaları üzerinde yapılan çalışmalarda prostat karsinomu hücrelerinin büyümesini baskıladığı gösterilmiştir.
Ayrıca birkaç çalışma, zerdeçalın anti-inflamatuar ve anti-kanser özelliklerine sahip olduğunu göstermiştir. Ancak prostat kanseri olan kişilere, hormon tedavisinin bir yan etkisi olarak ateş basması yaşıyorlarsa baharatlı yiyecekleri azaltmaları önerilir. Çalışmalar baharatlı yiyeceklerin idrarı daha asidik hale getirebileceğini ve mesanenin astarını tahriş ederek sık idrara çıkma ve idrar yapma zorluğu gibi semptomları daha da artırabileceğini gözler önüne seriyor.